212023May

Yaşamın ritmi; Biyolojik saat

İçimizde, güneşin doğuşu ve batışı gibi, bir zaman makinası ve zamanlama sistemi var. İnsanlar ve evrendeki tüm canlılar,  dünyanın kendi ekseni etrafında 24 saatte tamamlanan  “gece-gündüz döngüsü” ile uyumlu yaşar. Mimozalar güneş doğunca yapraklarını açar, gece kapatır; kuşlar sabah olmadan ötmez; göçmen kuşlar mevsimi geldiğinde göç eder.

 Tüm canlılarda olduğu gibi insanlarda da dünya saati ile uyumlu döngüler ve biyolojik saatler vardır.  Gün içinde; uyku-uyanıklık, duygu durumu, zihinsel-fiziksel performans, hormon salgılanmasının artması-azalması, vücut ısısı, açlık-tokluk, sindirim, metabolizma, yenilenme, onarım, toksinlerden arınma, üreme ve diğer biyolojik fonksiyonlarımızın hepsi belli düzen ve ritimde (sirkadiyen döngü) yapılır. Güneşin doğuşu ve batışı ile her gün yeniden programlanır.  Bu sistemin saatini “güneş” kurar.

 Günlük alışkanlıklarımız, saat  kaçta yeriz, kaçta yatarız, kaçta kalkarız, kaç da ilacımızı içeriz, kaç ta sporumuzu yaparız …gibi biyolojik fonksiyonlarımızda, vücut  uyum sağlıyor.   Çünkü beyin çok akıllı bir organ.  Ancak sistem yine de güneşe ayarlı. “Ben gece 03.00 de yatarım, yatmadan iki saat önce de yememi keserim” diye bir düzeni sistem tanımıyor; donanımımız uyumsuz kalıyor, fabrika ayarlarını bozuyor.  Biz biyolojik kurallara uymak zorundayız. Uymadığımız zaman, gün ışığını algılayan reseptörlerimize yapay ışık geldiği zaman iç saatimizi şaşırtmış oluruz. Hormon değerlerimizi bozarız. Bedenimiz gündüz ve geceye ayarlıyken bu durumu bozdukça gün döngüsü ileri sarılmış olur, biyolojik yaşlanmanın hızı artar.

Bilim, “kronotip” olarak tariflediği,  insanlar arasında günlük aktivite düzenleri ve uyku-uyanıklık döngülerindeki   farklılıkları yansıtan bir  tipleme tanımladı. Güne erken başlayanları “sabah insanı-sabah kuşu”; akşam yatmasını, sabah kalkmasını bilmeyenleri “akşam insanı-baykuş-gece kuşu”,  hiç birine uymayanları ise “ara” tip olarak tanımlıyor.

  “Sabah insanı” olarak tanımlanan insanlar sabahları çok erken kalkar, akşam erken saatlerde uyurlar. Bu saatlerde çok enerjik ve üretken olurlar. “Gece kuşu” olarak tanımlanan insanlar ise tam tersine gece geç saatlere kadar uyuyamazlar, sabahları uyanmakta zorluk çekerler. Öğleden sonra ve gece saatlerinde daha üretken ve aktiftirler.

  •  Sağlıklı yaşamak, yaş almak, genç kalabilmek ve kaliteli bir cilde sahip olabilmek için; Yaşantımız (biyolojik ritmimiz-iç saatimiz), dünya saatiyle (kol saatimizle) eş zamanlı olmalı

  • Yaşam alışkanlıklarımızdaki uyumsuzluklar bu doğal ritme bir çeşit müdahaledir. Bir şeyleri bozuyoruz demektir.

  • Bozulan sistemde de hatalar, aksamalar ve zaman içerisinde arızalar, ortaya çıkar.

  • Uzun dönemde yaşam kalitesinin düşmesine, yaşlanma sürecinin hızlanmasına, cildimizde yaşlanmaya bağlı pek çok değişikliye, kilo artışına, diyabet, zihinsel fonksiyon kayıplarından pek çok hastalıklara neden olur.

Kaynak ve ayrıntılı bilgiler için bkz. “Eken A. Cildime Neler Oluyor. İstanbul: Siyah Kitap; 2020.p.27 

DOI: 10.1016/j.cell.2017.03.027

PMID: 27231897