272021Haz

COVID-19’lu yaşam; Maske, Duygusal İfadelerimiz, Kendimizi iyi hissetmek

Sosyal ve profesyonel ilişkilerimizde, yüzümüzün verdiği mesajlar, duygularımız, gözlerimiz aracılığı ile karşılıklı iletişim kurarız, konuşuruz. Bu duygusal yüz ifadeleri, kültürlerden bağımsız olarak, evrenseldir. Korku, öfke, mutluluk, üzüntü, şaşkınlık ve tiksinme olmak üzere altı farklı duygusal yüz ifadesi tanımlanmıştır.  Karşımızdaki kişinin kızgın, üzgün ve yorgun olduğunu yüzünün orta ve üst kısmındaki ifadelerden anlarız.  
Duygusal iletişim, duygusal algılama,  500 milisaniye gibi kısa bir süre içinde beyinde refleks olarak gelişen, DNA’ larımıza kayıtlı doğuştan kazanılan bir yeteneğimizdir. Bunlardan bazıları;
  • Aleksitimi; karşımızdaki kişinin duygularını algılama, yorumlama
  • Duygusal taklitçilik; karşımızdaki kişide duygu durumunu yansıtan bir ifade ile karşılaştığımızda refleks olarak taklit ederiz; istemsiz gelişir, önlenemez.
  • Duygusal bulaşma; olumlu ya da olumsuz duygularımız karşılıklı iletişim sırasında diğer kişilere aktarılabilir. Örneğin; kişiler mutlu bir yüz gördüklerinde bilinçsizce gülümser, üzgün bir yüz gördüklerinde ise kaşlarını çatar.  Duyguları da ifadeler takip eder ve bu kişi kendini mutlu veya üzgün hisseder.  Sık sık iletişim halinde olan kişilerde duygusal bulaşıcılık daha da etkilenerek güçlenir. 
 

Yüz İfadelerimiz Sağlığımızı Koruyan Maskemizin Ardında

Yeni yaşamımızda COVID-19 küresel salgını pek çok değişime neden oldu. Bunlardan biri de maskelerin yarı kalıcı bir yüz aksesuarımız haline gelmesidir. Maskeler sağlığımızı korumaya yardımcı olurken yüzlerimizin yarısını ve duygusal ifadelerimizi de maskeledi.  Bu nedenle iletişim sırasında duyguları doğru algılama ve yorumlama yeteneğimizi önemli ölçüde kısıtladı. Özellikle gülümsemede ve olumlu duyguların sergilenmesinde kilit oyunculardan biri olan ağız, maskenin arkasına gizlendi. Maskenin dışında kalan gözler, kaşlar ve bu bölgede oluşan mimikler duygu durumumuzu ve yüz estetiğimizi yansıtan tek alan olarak kaldı. Burada oluşan ifadeler, kaş çatarken yüzümüzün verdiği mesajlar hem kendimizi nasıl hissettiğimizi, duygu durumumuzu hem de karşılıklı duygu aktarımını etkiler.

 Maskelerin toplumsal olarak yaygın bir şekilde benimsenmesi devam ederken, yüz ifadesi algılama, yorumlama ve sözsüz iletişim üzerindeki uzun vadeli etkilerinin ne olacağı sorusunu da akla getiriyor.

Neyse ki, maskeyle görünen yüzün yarısında olumsuz, kızgın duygu durum algısı yaratan “kaş çatma” çizgilerinden,  botulinum toksin (BTX) ve/ya  hiyaluronik asit dolgularının uygun tetik noktalarına enjeksiyonu yoluyla kurtulabilirsiniz.

Günümüzde güzellik anlayışı kendini iyi hissetmektir. Kaş çatma çizgisinin yumuşatılması,  duygu durumunuzu iyileştirirken depresyonunuzun da  azalmasını sağlayarak kendinizde olumlu duygular hissini arttırır.  Bu etkiler sadece estetik etkiye bağlı olmayıp beyine doğrudan iletilen geribildirim sinyalleri yoluyla gerçekleşir.

 Kaynak
Nestor, MS, Fischer, D. ve Arnold D0. Masking” our emotions: Botulinum toxin, facial expression,
and well-being in the age of COVID-19. J Cosmet Dermatol 2020 Sep;19(9):2154-2160.doi: 10.1111/jocd.13569 PMID: 32592268