262019May
Cildimizin Doğal Tamircileri “Antioksidanlar”

Cildimizin Doğal Tamircileri “Antioksidanlar”

Cilt yaşlanmasında bir numaralı düşman, zaman değildir. Asıl düşman,  işgüzar çöpçü moleküller olan serbest radikallerdir.

Cildimiz sıklıkla bu iç ve dış kaynaklı zarar verici ajanlarla karşı karşıyadır. Güneş ışınları, bazı ilaçlar, sigara dumanı, hava kirliliği, egzoz … gibi çevresel faktörler serbest radikaller (hücresel atık/çöp) üreterek cildin koruyucu özelliğinde değişiklik oluştururlar. Bu dış kaynaklı faktörlere ilave olarak organizmanın kendisi de yaşamı devam ettiği ve yeni hücreler ürettiği sürece serbest radikaller oluşturmaya devam eder. Günümüzde deri yaşlanmasının en önemli nedeni hatta ta kendisi, serbest radikallerin yol açtığı harabiyettir.  Yani, serbest radikaller, yaşlanma sürecinin kilit oyuncularıdır. Bir odada zıplayan tenis topu gibi gelişigüzel hareket ederek etraflarına zarar verirler. Cildimizde de cildimizin en önemli destek proteini olan kolajen ve elastine,   hatta cildin eşsiz genetik şifresi olan DNA’sına zarar verirler.  Neyse ki organizma bu saldırıya karşı savunma mekanizmaları geliştirmiştir. Bu maddeler, bir başka değişle panzehirler, antioksidanlardır. En önemli antioksidanlar, genel olarak A, C, E ve D vitaminleri, DMAE, alfa-lipoik asit, selenyum ve çinko gibi mineraller vb. ile bitkisel antioksidan (resveratrol, likopen, lutein, soya izoflavonları, yeşil çay, üzüm çekirdeği….)’ lardır.

 Antioksidanlar cildin görünümünde ve fonksiyonlarında hayati öneme sahiptirler. Sağlıklı bir cildin yazılım programı için gereklidirler. Cildin çevresel etkenlere (güneş, sigara, hava kirliliği….) bağlı yaşlanmasını geciktirdikleri,  doğal tamircileri oldukları kanıtlanmıştır.  Sağlıklı cilt (saç-tırnak) ve serum antioksidan/mineralleri arasında hassas bir denge vardır. Denge bozulduğunda, cilt hastalıkları, egzama, akne, ciltte lekeler, kaşıntı ve kızarıklıklar, saç ve tırnaklarda bozukluklar  oluşur. Ayrıca cilt fabrikasında üretilen kolajen, elastik lifler ve hiyaluronik asit azalır; cilt incelir, kırışır, yaşlanır.

 Cildimizin antioksidan savunma mekanizması, güneş ışınlarına maruz kalınması, kronik hastalıklar, sigara içilmesi, stres, beslenme bozukluğu gibi nedenlerle yetersiz kalabilir. Antioksidan ve vitaminler cilde doğrudan sürülebilir ya da ağızdan beslenme takviyesi şeklinde uygulanabilir. Kozmetik ürünlerdeki antioksidan maddeler (kararlılığı/stabilitesi sağlandığı sürece) derinin doğal antioksidan savunma mekanizmalarına dıştan destek sağlayabilir. Krem /serumlar cilt hücrelerini yeniler, güneşin zararlı etkilerine ve kansere karşı korur; kolajen sentezini artırarak daha genç daha parlak, pürüzsüz bir cilt görünümü sağlar. Melanin (leke hücreleri) sentezini baskılar ya da sentezi uyaran mesajları bloke ederek lekele oluşumunu önler.

Serbest radikal hasarını ve güneş ışığına bağlı yaşlanmanın etkilerini azaltmak için, sadece dıştan kullanılmakla yetinmemek gereklidir. Ağız yoluyla da beslenme desteği tabletlerle desteklenmelidir. En güçlü vitamin ve mineral kaynakları, koyu renkli, mevsiminde tüketilen, taze meyve ve sebzelerdir. En büyük desteğimiz elbette doğru beslenme olmalıdır. Ancak, antioksidan içeriğin,  meyvenin nerede yetiştiği, ne kadar taze olduğu ve nasıl saklandığı da önemlidir.  Onlar,  besin kaybını önleyecek kurallar ölçüsünde, saklanmalı ve tüketilmelidir. Diğer taraftan toprak, su, hava bu kadar kirli, besinler bu kirli ortamlarda yetişirken ve hormonluyken onların vitamin içeriklerine ne kadar güvenilir?… Sonuç olarak, kişinin yaşam tarzına, alışkanlıklarına, metabolizmasına, kan analizlerine bakılarak bilinçli olarak antioksidan tüketimi önerilmektedir. Ancak bazı vitaminler (A, D, E, K gibi ) dokularda depolanır, atılamaz; o nedenle ara verilerek tüketilmelidir.

Daha geç ve genç yaşlanan, sağlıklı, sıkı ve pürüzsüz bir cilt için, antioksidan moleküller derinin daha derin tabakalarına iletilmelidir. Yani, “adrese direkt teslim” yapılabilir.  “Mezoterapi”  olarak tanımlanan yöntemle,  çok ince uçlu iğnelerle, cildin doğurgan tabakasına, probleme yönelik (leke, kırışıklık, sarkma, akne, saç dökülmesi vb) hazırlanmış karışımlar (A, C, E gibi vitaminler, antioksidan maddeler, mineraller, aminoasitler ve hiyaluronik asit…) enjekte edilebilir. Böylece daha etkili bir tedavi sağlanmış olur.


Dip Notlar…..

Tüm B vitaminlerinin özellikle B12 vitaminin dolaylı ya da direkt olarak cilt, saç ve tırnak sağlığında önemi büyüktür. B5 vitamini/ Pantenol, cilt vitamini olarak da bilinir. Güçlü bir nemlendiricidir. Saç, tırnak ve cildin yoğun nemlendirilmesi amacıyla kullanılır. Hücre yenilenmesini arttırır, yara iyileştirici etki gösterir.

C vitamini, yaşlanma karşıtı “silah”, güçlü bir antioksidandır. Suda çözünen, fazla içilse bile idrarla atılan zararsız bir vitamindir. Cildin fabrika hücrelerinin ürettiği kolajen ve elastik liflerinin yapımında da anahtar rolü vardır; cildimiz için “joker” bir moleküldür. Ciltte leke oluşumunu azaltır. Cildi güneşten korur. Özellikle günlük alınması gerekli dozu 1000 mg’dır. Sigara kullananlarda 2000 mg’dır. Ester formları tavsiye edilmektedir. Cilde uygulanan krem/serum seçimlerinde doğru ve etkili ürün seçilmelidir; kararsız ve dengesiz bir formülü vardır. Önerilen konsantrasyon %10-20 olmalı; ışık geçirmez ambalajlar içinde saklanmalıdır. 30 yaş sonrası herkesin sabah rutinine ilave etmesi gereken bir içeriktir.

A vitamini, yaşlanma sürecinin “savaşçı molekül”üdür; tedavide “altın standart” olarak kabul edilmiştir. 30 yaş sonrası herkes A vitamini içeren bir ürünü gece bakım rutinine ilave etmelidir. Hücre yenilenme hızını ve yapılanmasını artırır. Yeni kolajen sentezini uyararak, yaşlanma belirtilerini tersine çevirir. İnce çizgi ve kırışıklıkları azaltır, pürüzsüz bir cilt dokusu oluşturur ve renk farklılıklarını giderir.