112023Mar
Cilt Sağlığı ve Kalitesini Korumanın Kanıta ve Bilime Dayalı 10 Altın Kuralı!

Cilt Sağlığı ve Kalitesini Korumanın Kanıta ve Bilime Dayalı 10 Altın Kuralı!

Önce Cildimizi Tanıyalım!

Bedenimiz bir bütün; cildimiz de en büyük görsel organımız ve iç sağlığımızın aynasıdır. Hepimiz aynı temel cilt yapısına sahibiz. Ancak, cildimizin rengi, yaşı, yağ içeriği, kalınlığı, esnekliği, sivilcelerimiz, kırışıklıklarımız, güneşe hassasiyetimiz, lekelerimiz genetik kayıtlarımız, çevresel maruziyetlerimiz farklıdır.

 Farklı olmayan şey, cildimizi tanıyıp, kanıta ve bilime dayalı doğru bakımı ve koruyucu yöntemleri uygulamaktır. Bütün bunları zor formüller gibi değil, basit tercihler olarak algılamalısınız. Tercihleriniz doğrultusunda yaşamınızı, cilt sağlığını ve kalitesini yönetebilir, koruyabilirsiniz. Tercihleriniz zamanla alışkanlığa dönüşür ve her şey daha da kolaylaşır.

İşte, Cilt Bakmının Kanıta ve Bilime Dayalı 10 Altın Kuralı!

1. Cilt koruma programına erken yaşta başlayın! Yaşınız ne olursa olsun, en iyi şekilde görünmek istiyorsanız hemen şimdi başlamalısınız. Her yaşta ve her cilt tipinde tedavi bütünlüğünün temel ilkesi, cildin sağlıklı ve kaliteli olmasını sağlamaktır. Bu, güneşten korunma, akne bakımı ve leke tedavisinin yanı sıra kozmetik ve ciltte yaşlanmayı önleyici tedavilerde de değişmez kuraldır. Nemli, ışıltılı, sıkı, pürüzsüz, lekesiz yani kaliteli olmayan cildin çizgisiz, kırışıksız olması bir anlam ifade etmez.

 2. Koruyucu ve önleyici tedaviyi önemseyin! En kolay, en ekonomik, en doğal ve en iyileştirici tedavi, koruyucu ve önleyici tedavidir. Reçetelerden mucize beklemek yanlış bir yaklaşımdır. Yaşam tarzınız ve alışkanlıklarınızda yapabileceğiniz değişiklikler, tedaviden iyi sonuç almanızı sağlar. Doktorunuz sizin yol arkadaşınızdır. Bilime, kanıta dayalı tedavi seçenekleri sunar; cildiniz için doğru yönlendirmeyi yapar.

 3. Altta yatan sebebi göz ardı etmeyin! Cildinizdeki bazı sonuçlar bir yansımadan ibarettir; altta yatan bir sebebi vardır. Bir hastalığın, döküntünün sebebi neyse tedavisi ona yöneliktir ve kişiye özeldir. Herkesin cilt tipi, rengi, yaşı, genetik şifresi, yaşam şekli, yaşadığı yer, çevresel maruziyetleri, hormonal durumu, yedikleri, maneviyatı gibi yaşantısına etki eden faktörler farklıdır. Sivilce sorunu olan bir kişi, ‘’Arkadaşım ile aynı, ben de o tedaviyi kullanayım.’’ dememeli. Birinde sebep kullandığı ilaca, diğerinde insülin direncine bağlı olabilir. Kök sebepleri farklı olmasına rağmen hastalık isimleri aynı diye aynı tedavileri kullanmak fayda sağlamaz.

 4. İçinizdeki gücü artırın! Cildinizin, kendisini iyileştirebileceği, yenileyebileceği bir onarım sistemi var. Bu kompleks yapıya “bağışıklık sistemi” denir. Uygun ortam ve şartları sağlayarak, içinizdeki gücü artırmanız gerekir. Yüzünüzdeki egzamaya devamlı kortizonlu krem sürmek yerine, altındaki kök sebeplere -sabun, makyaj malzemesi, diğer temas eden maddeler gibi- dikkat edin. Bu gibi durumlarda cildin bariyer özelliğini güçlendirmek ve yaşam tarzı değişikliklerini yönetmek çok daha etkilidir.

 5. Genlerinizin arkasına saklanmayın! Cildinizin yağlı ya da kuru olması, hassasiyeti, kızarıklığı, çiller ve benzeri sorunlar genetik miras yoluyla geçmiş olabilir. Değiştirme olanağı olmasa da koşullarınız ne olursa olsun yaşamınızı yönetebilmelisiniz. Güneşten korunarak, bağışıklık sisteminizi güçlendirecek beslenme ve yaşam şekline dikkat ederek geleceğinizi kontrol altına alabilirsiniz.

Hiçbir doktor, anne, kardeş, başkasının hayatını ya da cildini yönetemez. Siz kendi cildinizi tanıyabilir, kullanım talimatına uygun bakım uygulayabilirsiniz.

 6. Zamanı doğru ve bilinçli kullanın, ertelemeyin! “Önemli değil, ben hep kaşınırdım zaten.” dememelisiniz. Cildinizin size gönderdiği mesajları doğru ve zamanında algılamalısınız. Hastalıklar ve yaşlanma bir günde, bir gecede gelişmez. Uzun bir süre size mesaj vererek, bir şeylerin iyi gitmediğini belirterek yavaş yavaş gelişir. Ayrıca 15-20 yıldır var olan, çare bulamadığınız bir yakınmayı “Neden 15 günde geçmedi?” diye sorgulamamalısınız.

 7.  Sabırlı olun! Tohumu ektiğiniz gün meyvesini yiyemezsiniz. Mutlaka sabırlı olup yaşam tercihlerinize, doktorunuzun önerilerine uymalı ve verim alacağınız zamanı beklemelisiniz. On yıl hiç nemlendirici kullanmayıp da 15 gün kullandıktan sonra “Neden cildim nemlenmedi?” ya da “Bana hiç faydası olmadı?” diye sorgulamamalısınız.

 8. Biyolojik saatinizi bozmayın! Cildin bir biyolojik saati, zaman makinesi vardır. Cildin onarım zamanı gecedir. Uyku sadece bir dinlenme süreci değil, toksinlerden arınma, yeniden başlatma moduna geçme zamanıdır. “Hiçbir sorunum yok.” diyenlerde bile yetersiz uyku tek başına sistemin dengesini tamamen bozabilir. Saç dökülmesinin, tırnaklardaki lekelenmelerin, yüzdeki sivilcelerin alttaki kök sebebi olabilir.

 9. Cildinize uygun ürünleri kullanın! Kullandığınız ürünlerin cildinize uygun olup olmadığı, bileşimindeki aktif maddeler, bunların yeterli miktarda, gerekli sıklıkta ve zamanında kullanılması önemlidir. Hangi cilt tipinde, hangi cilt şikâyetinde hangi aktif maddenin hangi formda kullanılması gerektiği önemlidir. Ayrıca ürünü nasıl, kaç kez ve ne miktarda kullanmalıyız? Örneğin cildi kuru olanlar, bir nemlendiriciyi günde iki kez, mutlaka suyla hafifçe nemlendirilmiş cilde uygulamalı.

 10. İçten besleyip dıştan destekleyin! Cilt sağlığının korunmasında en yeni trend, içten dışa yaklaşımdır. Yani cildimizi içten beslemek, dıştan desteklemektir. Beslenme, “sağlıklı yaşam” ve “yaş ve güzellik yönetimi yolculuğu”nda en önemli dört bileşenden biri. Diğerleriyse uyku, stres, fiziksel aktivite. Kanıta dayalı çalışmalar bilimsel, bilinçli ve takviyeli beslenmeyi öneriyor.

Kaynak;
Eken A. Cildime Neler Oluyor? Cilt Sağlığının İçten Dışa Yönetimi. 2. Baskı. İstanbul: Siyah Kitap; 2020. p.197