202020Mar
El Dezenfeksiyonu ve Sosyal İzolasyon Covid-19’dan Korunmada Yeterli mi?

El Dezenfeksiyonu ve Sosyal İzolasyon Covid-19’dan Korunmada Yeterli mi?

Sadece el dezenfeksiyona, sosyal izolasyona dikkat ederek COVID-19’dan korunabilir miyiz?


Hepimiz Corona virüs (Covid-19) hastalığı ile ilgili haberleri yakından izliyoruz ve hepimiz bedensel olarak canımızı, sosyal çevremizi korumak için bir takım önlemler alıyoruz. Peki, duygu durumumuz? Sürekli haber kapsamı ve güncellemeler, takıntı vb. stres düzeyimizi artırdı. Dünya Sağlık Örgütü, “sağlıklı yaşam”ı belirleyen dört temel bileşenin; “stres yönetimi, sağlıklı beslenme, uyku düzeni ve fiziksel aktivite” olduğunu belirtiyor. Tabii ki; bunlar içinde kişinin yaşam şekli (sigara, alkol tüketimi, yaşadığı mahal, kullandığı ilaçlar, aldığı nefes vb daha birçok sebep) de önemlidir.

İçinde bulunduğumuz günlerde, sadece ellerinimizi yıkamakla, hijyen kurallarına, sosyal izolasyona dikkat etmekle kalmayıp, aynı zamanda “sağlıklı yaşam” kurallarına da aşırı dikkat etmemiz gerekir. Çünkü hepimizi koruyan kendi içimizde bir “iç doktor” savunma- bağışıklık sistemi var; bu bağışıklık sistemine ait hücrelerin (koruyucu askerlerin) yüzde sekseni de ikinci beynimiz-bağırsaklarımızda bulunurlar. Bu nedenle özellikle beslenmemize çok dikkat etmeliyiz. Bundan 2000 yıl önce, Hipokrat- “Gıdanız ilacınız, ilaç da gıdanız olsun” diyerek, beslenmenin önemini vurgulamıştır. En iyi beslenme şekli ise; kişiye sağlık kazandıran, doğaya/doğala en yakın, işlenmemiş (insan-endüstri eli değmemiş, bitki kökenli “Akdeniz tipi” beslenmedir. Bize sağlık ve canlılık katacak bir diyet programı; orta düzeyde protein, yüksek miktarda sağlıklı/iyi yağ, azaltılmış karbonhidrat, çok yüksek miktarda mevsim sebze/meyvelerinden oluşur. Bol lifli, koyu renkli (mor-kırmızı-yeşil) mevsim meyve ve sebzelerini; bitkisel protein (kabuklu yemiş-badem, tahıl vb), balık, kısıtlı kırmızı et; sağlıklı yağ tüketin. Şekerli, her türlü unlu gıdadan sakının. Fermente süt ürünleri (yoğurt-kefir) tüketin. Gerekiyorsa doktor kontrolünde beslenme desteği ürünlerden (vitamin, mineral, omega-3, antioksidan vb) yararlanın. Bol su ve şekersiz çay (yeşil ya da normal) için.

Uykunuza dikkat edin!, Uykuda geçen süre, düşünüldüğü gibi, dinlenme zamanı değildir. Uyku sırasında; bütün önemli biyolojik olaylar (cildimiz-bağışıklık sistemimiz-beyin fonksiyonlarımız ve diğerleri) yenilenir, onarılır, temizlenir. Uyku zamanı, 24 saatlik zaman döngüsü içinde, en az 7-8 saat olacak şekilde (her yaş grubu için farklı olmakla birlikte), saat 22:00-09:00 aralığında bir yere programlanmalı; bu sürenin de kaliteli, kesintisiz ve derin uyku olması sağlanmalıdır. Uykunun sadece azı değil fazlası da düzeni bozabilir. Uyku düzeni bozulduğunda tüm sistemlerimizde fonksiyon bozuklukları, bağışıklık sistemimizde zayıflama ve sonuçta sonucu hastalıklar gelişir.

Vücudumuz stresi acil bir durum olarak algılar; stres hormonu “kortizol” salgılar. Stres, uyaranları arasında (zihinsel, hava değişimi, korku, endişe, panik, uyku düzensizliği, toksin, beslenme vb.) seçici davranmaz, aynı yanıt ile karşılık verir. Kortizol vücutta yıkım hormonudur, etkilemediği hiç bir organ, hücre bırakmaz; tüm sistemleri ele geçirir. Bağışıklık sistemini zayıflatır, enfeksiyonlara davetiye çıkarır. Stresinizi yönetmek için; meditasyon, doğa yürüyüşleri, spor, hobi vb. yapabilirsiniz.

Sonuçta elbette, hepimizi güvenli tutan hijyen kurallarına, ellerinizi sık yıkamaya, sosyal izolasyona önemle devam etmelisiniz.

Ancak sağlığınızı, sağlıklı yaşamınızı, çevrenizi korumak için yaşam tarzınıza, yaşantınıza da özen göstermelisiniz.

Sağlıklı, enfeksiyonsuz günler diliyorum…